14 ve 28 Mayıs tarihlerindeki seçimlerin ardından değişen ekonomi modeli, Türkiye’de yeniden rasyonel para politikalarının yürütülmesine neden olmuştu. Ancak TCMB, 31 Mart seçimleri öncesinde aylardır sürdürdüğü istikrarlı duruşta değişikliğe gitme kararı aldı.
DÜNYACA ÜNLÜ BANKALARDAN TERS KÖŞE
Son zamanlarda net döviz pozisyonunda büyük bir düşüş yaşadığı görünen TCMB, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen PPK toplantısında faiz artırımını pas geçerek, 8 aylık kesintisiz artış serisini sona erdirmişti.
Bu kararın hemen ardından ekonomi dünyasındaki birçok faktör, politika faizlerinin yüzde 45’te sabit bırakılacağını ve uzun süre boyunca yeni faiz artırımına gidilmeyeceğini düşünürken, TÜİK’in açıkladığı ocak ve şubat ayı enflasyon verileri tüm beklentileri altüst etti.
Ocak ayında yüzde 6.7 ve şubat ayında da yüzde 4.53’lük enflasyon verileri sonrasında Deutsche Bank, gelecek hafta düzenlenecek olan PPK toplantısına ilişkin 500 baz puanlık faiz artışı beklentisi olduğunu açıklarken, Türkiye’de özellikle BİST yatırımları ile gündem olan Bank of Amerika ise Mart ayında TCMB’nin 300 ile 400 baz puanlık bir artışa gidebileceğine yönelik beklenti içerisinde olduklarını dile getirdi.
FAİZ KARARI GİDİŞATI TERSİNE ÇEVİREBİLİR
Uzun süre boyunca faiz artırımı olmayacağına yönelik beklentiler ile şekillenen piyasalar, bu adımlar doğrultusunda döviz kurunu fiyatlamış ve Dolar/TL paritesi özellikle son günlerde hızlı bir tırmanışa geçmişti.
21 Mart’ta gerçekleştirilecek olan PPK toplantısında yeni bir faiz artırımı kararı alınması, beklentilerin oldukça tersi bir durumun meydana gelmesi nedeniyle dolar kurunda da büyük etkiler yaratabilir.